Gökmenzade Hacı Çelebi (Bursalı Gökmenzade Hacı Çelebi veya Hacı Çelebi şeklinde anılır; tam ismi Gökmenzade Seyyid Hüseyin Rifat Efendi’dir) özellikle 19. yüzyılda güneydoğu Marmara Bölgesi’nde büyük yıkım yaratmış olan 1855 Bursa depremlerini ele aldığı “İşaretnüma” adlı çalışması ile Türk tarihinde bilimsel veriler ve unsurlar içeren ilk deprem tarihini yazmış olan ve bu nedenle Türkiye’de sismoloji biliminin öncülerinden kabul edilen Türk yazardır.
Gökmenzade Hacı Çelebi’den önce yazar Recep Kostantini 1726 yılında “Risale-i Zelzele” isimli ilk Türk deprem kitabını yazarak padişah II. Ahmed’e takdim etmiş ise de, bu eser depremlerin dünyayı sırtında veya boynuzunda taşıyan bir öküzün kıpırdanmalarıyla oluştuğu gibi bilgiler içerdiğinden bilimsel değer taşımamaktadır . Hacı Çelebi “İşaretnüma” kroniğinde 1820-1859 döneminde memleketi Bursa’dan hissedilen bütün depremleri günü, saati, şiddeti ve sebeb oldukları tahribat ile birlikte titizlikle kaydetmiştir.
İşaretnüma’da özellikle 1855 yılı başlarında Bursa ve civarında yaşanan iki deprem hakkında çok zengin bilgiler yer almaktadır. İlk şiddetli deprem 16 Şubat 1855 Çarşamba günü, saat 09:10’dan itibaren gün içinde üç kez aralıklarla tekrar etmiş olan ve Susığırlık’tan (susurluk)[Bursa’nın doğusunda bulunan Değirmenlikızık köyüne kadar tahribat yapmıştır. Bu ilk depremde artçılar ertesi sabaha kadar 10-15 dakikada bir sürmüştür (yazarın ifadesiyle “Arz karar etmeyip yer titredi durdu”) Sonraki günlerde 3-5 deprem olmuş. kırk günden sonra ise depremler son bulmuştur. Hayat normale dönmeye başlamışken, 31 Mart 1855 Perşembe gecesi saat 01:00’de, “kudret topu gibi havadan bir gürültü kopup” çok şiddetli bir deprem daha olmuştur. Çok uzun süren bu deprem 16 Şubat depremine kıyasla beş on kat daha fazla tahribat yaratmış, örneğin ilk depremde Bursa Ulu Camii’nin iki kapısı yıkılırken, ikinci depremde dört kapısı yıkılmıştır. Bu ikinci depremin artçıları sabaha kadar saatte 5-6 kere vuku bulmuştur. Yazara göre, eğer artçılardan biri “ilk deprem kadar şiddetli olaydı, Uludağ parça parça olur, dere-tepe dümdüz olurdu”. Yazar Uludağ’dan şehre kayaların düştüğünü, yerlerin yarıldığını, Kükürtlü Hamamı yanındaki Hatice Sultan Türbesi civarı ile Bademlibahçenin üst tarafında ve Kara Mustafa Hamamı civarında yol üstünde yerden sıcak su kaynadığını yazmaktadır. Bu sıcak sular 5-10 gün kaynadıktan sonra, lkereng sona ermiş.
Bu deprem Kirmastı (Mustafakemalpaşa) ve Karacabey tarafında da büyük tahribat ve zayiat yaratmış, ancak Mudanya, Gemlik ve Orhangazi’de fazla kayba sebep olmamıştır. Hacı Çelebi, Bursa’nın köylerinin uğradığı zarar hakkında ayrıntılı bilgiler vermekte, 50-60 haneli Kete (Ürünlü) köyünde 47 kişinin öldüğünü, bütün evlerin, hamamın ve caminin yıkılarak sadece bir samanlığın ayakta kaldığını, 300 haneli Kayapa köyünde 110 kişinin öldüğünü, sadece 10 evin ayakta kaldığını, Çalı köyünde 17, Yaylacık’ta 72, Hasanağa köyünde 42 kişinin yaşamını yitirdiğiğini yazmaktadır. Tahtalı, Görükle, İrfaniye, Akçalar, Soğanlı, İzvat, Yenice, Çeltik, Armut, Yunuseli, Çavuş, Panayır, Küçükbalıklı, Demirtaş, İğdir, Dikencik, Kestel, Tepecik, Değirmenlikızık gibi diğer köylere ilişkin olarak da bilgiler vermektedir. Bursa’da “3.600 nüfus telef oldu dediler ise de, hakîkat üzere ‘adedi malum olmadığı”nı yazmaktadır.
Bursa kenti içinde depremin farklı semtlerinde farklı şiddette hissedildiğini ve farklı tahribat yaptığını Hacı Çelebi hayretle kaydetmektedir. Muradiye tarafında deprem şiddetinin en az hissedildiği bölge olurken, Bursa ovası, Meskenler Deresi ve Ulu Cami tarafı en çok harap olmuş yerlerdi. Ahmetpaşa’da 30-35 haneden bir hane kalmış, Altıparmak, Yahudilik, Veledisaray, Şehreküstü, Kazzazoğlu, Hacıyakup, Doğanbey, Kiremitçi, Attarhüsam, Mizanoğlu, Narlı, Hocamenteş, Dayehatun, Süzenküfen, Sarıcasungur, Veledienbiya, Mantıcı, Yenipazar, Reyhan, Zaferanlık mahallelerinde en çok tahribat yaşanmıştır. Başka bir deyişle Bursa’nın ova tarafındaki ve hisarın altındaki semtleri en fazla tahribatı görmüştür. Bazı kale duvarları da bu depremde yıkılmış, kale dibinde bulunan bir ipek fabrikası yıkılıp yangın çıkmış, 40’tan çok işçiyle fabrika sahibi ölmüştür.
1855 depreminin kış ayında yaşanması, depremin tahribatını daha da arttırmıştır. Deprem sırasında yıkılan sobalar şehirde birçok yangına neden olmuş, deprem gecesi şehrin dört yerinde büyük yangınlar çıkmıştır. Hayrettinpaşa, Karakadı, Yiğitköhne, Hasanpaşa, Ebuishak, Bedrettîn, Kirişçikızı, Köseleciler, Şerefüddîn mahalleleri yangınlarda depremden çok tahribat görmüştür. Çarşı’da da 1100 dükkân ile Karakadı ve Kayguluzade tekkeleri yanmıştır. Yazar “Bursa’nın işi bitti” diye yazmaktadır.
Bursa’da sadece konutlar değil taştan sağlam bir şekilde inşa edilmiş resmi ve dini yapılar da yıkılmıştır. Hacı Çelebi’ye göre Bursa’daki 150 cami minaresinden sadece 3-4 minare ayakta kalmıştır. Kayağan Camii yerle bir olmuş, Hayreddinpaşa/Kümbet Camiî, Şehabeddînpaşa/Karamanlı Camii, Veledimîzan Camiî tümüyle yıkılmış, Yıldırım Camii büyük tahribat görmüş, Ulucami’nin iki kubbesi yıkılmış, dört kubbesi ise büyük tahrip görmüştür. Kiremitçi, Veledsarayı, Veledikazzaz, Ertuğrul, Mollagürani, Üftade, Bezci, Hacıseyfeddîn, Kuzgunluk, Dibekli, Hasırcı, Selîmzade, Hacı Cami’i, Müftüönü, Babazakir, Abdalmehmet, Darbhane, Tomrukönü, Bitpazarı, Taşkın camileri de tümüyle yıkılmış. Çakır, Pınarbaşı, Veziri, Alipaşa, Zeminkapı, Simkeş, Karakadî, Ebuishak, Yenipazar, Ahmetpaşa, Tekyemescit, Zeyniye camilerinin ise son cemaat yeri yıkılmış. Yiğitköhne ve Kanberler gibi bazı camiler dışında depremde sağlam kalan cami sayısı onu geçmezmiş. Tophane’de “Manastır” olarak anılan ünlü türbe de tümüyle yıkılmıtır. Ayrıca I. Murad türbesi yıkılmış, Yeşil Türbe, Emir Sultan ve Üftade Türbesi de tahrip olmuştur.
Mudanya, Pirinç, İpek, Sırmakeş, Geyve, Emir, Kapan, Tahtakale, Kuşbaz, Karacabey, Eski-Yeni, Demir, Tuz, ve Kütahya Hanı bu depremde ya kısmen, ya tümüyle yıkılmış, Mahmutpaşa Hanı’ndan başka tahrip olmayan han kalmamıştır. Çarşıda ise Bedestan, Sipahî Çarşısı, Kazazlar, Demirkapı ve İpek Han başta olmak üzere büyük bir yıkım yaşanmıştır. Hamamlardan dört hamam kalmış, okulların da çoğu harap olmuştur.
Kaynak:Wikipedia